PROF. DR. ELİF DOYUK KARTAL’IN 1 ARALIK DÜNYA AIDS GÜNÜ İLE İLGİLİ AÇIKLAMASI
17.09.2021
Öne çıkan görsel

1 Aralık tarihi Dünya AIDS Günü olarak kabul edilmiş olup her yıl 1 Aralık günü HIV' in yayılması ve AIDS hastalığının artışına karşın bilincin yükseltilmesi amacına yönelik aktivitelere adanmıştır.

HIV (İnsan bağışık yetmezliği virüsü) enfekte ettiği kişilerin bağışıklık siteminde ciddi hasar oluşturarak çeşitli fırsatçı enfeksiyonlar, otoimmun hastalıklar ve kanserlerin oluşumuna yol açan bir virüstür. Diğer virusların aksine bu virüs vücuda girince bağışıklık sistemi ile ortadan kaldırılamaz. Tedavi edilmediğinde hastalığın son dönemi AIDS( kazanılmış bağışıklık eksikliği sendromu) olarak tanımlanan ölümcül bir tablodur.

Dünya’da UNAIDS(Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Programı) raporuna göre ilk tanımlandığı 1981 yılından beri 78 milyon kişiye HIV bulaşmış, 35 milyon kişi AIDS bağlantılı hastalıklar nedeniyle ölmüştür. Günümüzde HIV ile yaşayan kişi sayısı 36.7 milyondur. 2015 yılında HIV ile yeni enfekte olmuş kişi sayısı 2.1 milyondur. 2015 yılında 1.1 milyon kişi, AİDS’e bağlı nedenlerle ölmüştür. Bunların 110.000’i çocuktur.

Türkiye, dünyada HIV/AIDS açısından hastalığın az sıklıkta görüldüğü ülkeler arasındadır. Sağlık Bakanlığı verilerine göre; ülkemizde,1985 Yılından günümüze kadar bildirimi yapılan HIV/AIDS vaka sayımız toplam 11.109’dur. Vakaların % 75’i erkek olup en fazla görüldüğü yaş grubu 25-29 ve 30-34 yaştır.  Vakaların % 52’si cinsel yolla bulaşmaktadır. 2015 yılı 30 Kasıma kadar 1.445 HIV, 80 AIDS vakası bildirilmiştir. 

HIV enfeksiyonu önlenebilir bir hastalıktır ve korunma önlemleri tedaviden çok daha etkili ve ucuzdur.  En sık görülen bulaşma yolu korunmasız cinsel temas olup, kan ve kan ürünleri transfüzyon , organ doku nakli, damar içi madde için ortak enjektör kullanımı, kan teması sağlayan kesici delici işlemler sırasında ortak malzeme kullanımı, hamilelik, doğum ve süt verme döneminde anneden bebeğe bulaşabilmektedir.  Bu geçiş yolları nedeni ile HIV enfeksiyonu, erişkinlerin yanı sıra, tüm yaş gruplarında görülebilmektedir.

HIV taşıyıcı olan ancak bu durumu bilmeyenler bulaştırıcık açısından riskli gruptur. Bu nedenle eğer kişi HIV için risk altında olunduğu düşünüyorsa test yaptırmalıdır.

Tek eşlilik, riskli cinsel temasta doğru kondom kullanımı, hastalığın cinsel yolla bulaşmasına karşı en güvenli ve basit korunma yollarıdır.

HIV pozitif anneler bebeğe virüsü gebelik, vajinal doğum ve emzirme sırasında bulaştırabilmektedir. Mümkün olduğunca erken gebelik döneminde başlanan tedavi ile bebeklere HIV bulaşmasını önleme şansı vardır. Bu nedenle HIV bulaşı için riskli olan kişilerin gebelik sırasında hatta gebe kalma planları aşamasında test yaptırmaları önerilmektedir.

Virüsü taşıyan kişilerle birlikte oturmak, yemek yemek, aynı iş yerinde çalışmak, tokalaşmak, telefon, kitap, gibi araçları, ortak duş-banyo alanlarını ve tuvaletleri kullanmak gibi sosyal paylaşımlarla hastalık bulaşmaz. HIV ile yaşayan kişilere yönelik ayrımcılık ve damgalanma bilgi eksikliğinden kaynaklanmaktadır.

Günümüzde yüksek etkili ilaçların geliştirilmesi ile virüs sürekli baskılanmakta, bu sayede ölümcül tablo AIDS’e ilerlemesi azaltılmakta ve aynı zamanda başkalarına  HIV bulaştırma riskini azaltmaya yardımcı olmaktadır.  Yani HIV ile yaşarken sağlıklı kalmak mümkündür. 

Sonuç olarak bu konuda yürütülen küresel çalışmalar neticesinde kişilerin tedaviye ulaşımı sağlanmış, yeni enfeksiyon kazanımı önemli oranda hız kesmiş gibi gözükse de AIDS salgınının sonlanabilmesi için  daha fazla çaba harcamak gerekiyor.

Prof. Dr. Elif Doyuk Kartal

ESOGÜ Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ABD Öğretim Üyesi

Sağlık Uygulama, Araştırma Hastanesi Başhekim Yard.