Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sağlık, Uygulama ve Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı Prof. Dr. Elif DOYUK KARTAL, grip salgınından nasıl korunacağımız hakkında şu bilgilendirmelerde bulundu; “Grip, influenza virüsleri tarafından oluşturulan, kış ve ilkbahar aylarında, 2-3 günlük kuluçka süresi sonrası ani olarak 39°C üzerinde ateş, şiddetli kas ve eklem ağrıları, halsizlik, bitkinlik, titreme, baş ağrısı, kuru öksürük, boğaz ağrısı, burun akıntısı, hapşırma, gözlerde kızarma ve akma, nadiren karın ağrısı, bulantı, kusma gibi belirtilerle kendini gösteren bir enfeksiyon hastalığıdır. Genellikle 1 haftada iyileşme beklenir. Bununla birlikte çocuklarda, yaşlılarda ve kalp, akciğer, böbrek hastalığı, şeker hastalığı gibi kronik hastalığı olan kişilerde orta kulak iltihabı, zatürre ve menenjit gibi ikincil enfeksiyonlara zemin hazırlayabilmekte, böylece ölüme kadar varabilen ciddi sonuçlara yol açabilmektedir. Ciddi sonuçları olabilen grip, halk arasında çok sık olarak soğuk algınlığı ile karşılaştırılmaktadır. Oysa soğuk algınlığı dediğimiz tablo en sık rhinovirus olmak üzere 200 den fazla viral etkenle oluşabilen, farklı viral etkenler nedeniyle yılda birkaç kez geçirilebilen, ateş yüksekliği olmaksızın, kırgınlık, burun akıntısı, hapşırma gibi belirtiler ile kendini gösteren, çok daha hafif bir klinik tablo olup grip ile karşılaştırılmamalıdır. Gribe yol açan İnfluenza virüsü çok kolay ve hızlı bulaşır. Başlıca bulaşma yoları; öksürük ve hapşırık ile etrafa saçılan damlacıkların hava yolu ile solunum yollarına bulaşması, hasta kişilerin ağız-burun akıntıları ile kontamine ellerle tokalaşma vb. ile doğrudan ya da bu akıntılarla temas etmiş eşya, malzemelerle temas edilmesi sonucu bulaşabilmektedir.”
Prof. Dr. Elif DOYUK KARTAL bir takım tedbirlerle gripten korunmanın mümkün olduğundan bahsederken şu tavsiyelerde bulundu; “Genel olarak mevsim özelliklerine uygun giyilmeli, sağlıklı beslenme, düzenli uyku önemlidir. Öncelikle hasta kişilerle yakın temastan kaçınmak gerek. Temas sonrası ellerimizi yıkamadan ağız, göz ve buruna götürülmemelidir. Ellerle temas edilen ya da hapşırık ve öksürüğe maruz kalan TV kumandası, telefon vb. ortak malzemeler paylaşılmamalıdır. Hasta iken başkalarına bulaştırmayı önlemek için; öksürük, aksırık varsa bu akıntılara elimize temas ettirmeden tek kullanımlık kağıt mendil kullanılması, bu mendillerin kullanıldıktan sonra hemen çöpe atılması ortamda bulundurulmaması gereklidir. Mümkünse hastalık süresince evde kalınmalı, odalar sık havalandırılmalı ve kalabalık ortamlara gidilmemelidir. Zorunlu ise maske kullanılmalı. Ortam temizliğinde su ve deterjan yeterlidir. Özel bir dezenfeksiyon gerekli değildir. Korunmada özgün bir aşısı vardır. Risk grubunda olanların grip sezonu başlamadan Ekim- Kasım aylarında aşılanması önerilir. Grip hastalığının tedavisi, ortaya çıkan semptomlara yöneliktir. Ağrı kesici ve ateş düşürücüler, serum fizyolojik, dekonjestanlı burun damlaları ve yatak istirahati önerilir. Klinik tabloda ateş yüksekliği olduğu için çok sık antibiyotik kullanma eğilimi vardır. Ancak grip tedavisinde antibiyotiklerin yeri yoktur. Üstelik önceden antibiyotik kullanımı gripten sonra gelişebilen ikincil bakteriyel enfeksiyonların gelişimini de engelleyemez.”