Halk sağlığı için küresel bir tehdit olan viral hepatitlerin anlaşılması ve farkındalığın arttırılması amacıyla 2010 yılından bu yana her yıl 28 Temmuz ‘’Dünya Hepatit Günü’’ olarak anılmaktadır.
Viral hepatitlerden hepatit B ve C kronik hepatite yol açmakta, siroz ve karaciğer kanseri gelişme riski taşımaktadır. Her yıl dünyada 1.34 milyon kişi viral hepatite bağlı nedenlerle ölmektedir. Hepatitlere bağlı ölümlerin %96 sı bu iki etkenle ilişkilidir.
Hepatit B’den korunmak için en etkili güvenilir ve yöntem aşılamadır. Ülkemizde Hepatit B aşısı, 1998 yılından beri her yeni doğan bebeğe ücretsiz olarak doğum yapılan hastanelerde ve aile hekimliğinde uygulanmaktadır. Risk taşıyan yetişkin bireyler de aşılanmaktadır. Hepatit C’nin aşısı yoktur. Bu nedenle hepatit C enfeksiyonundan korunmada en etkin yol virusun kazanımına yol açan davranışlardan kaçınmaktır.
Günümüzde kronik viral hepatitlerin tedavisi bulunmakta, mevcut ilaçlar ile virusun çoğalması baskılanarak karaciğer hasarı önlenebilmekte ya da yavaşlatılabilinmektedir. Tedavi olunmazsa hepatit B olgularının %25 inde siroz hatta karaciğer kanseri gibi ciddi karaciğer problemleri gelişmektedir. Kronik HCV enfeksiyonu günümüzde yeni ilaçlarla nerdeyse tam olarak tedavi edilebilmektedir.
Kronik Viral hepatiti olan olguların tanımlanması, tedavi edilmesi ve çevresindeki insanların korunması ancak hastaların tanımlanması ile gerçekleşebilir. Dünyada viral hepatiti olan 325 milyon insandan, 290 milyonu bu durumdan habersiz yaşamaktadır. Bu hastaları bulunması; hepatitlerin ortadan kaldırılması hedefinde en kilit noktayı oluşturmaktadır. Bu nedenle 2018 yılı dünya hepatit günü farkındalık mesajı ‘’Kayıp milyonları bulmak’’ üzerine odaklanmıştır. Bu kapsamda küresel stratejiler yanında ulusal hatta lokal, eylem planlarının da olması gerekmektedir. Hekimler sağlık kuruluşuna hangi sağlık problemi ile başvurduğuna bakmaksızın risk grubundaki bireylere test yapmalıdır. Toplumun, bireyin bilinçlenmesi ve risk taşıyanların test yapılması konusunda talepkar olması da önemlidir. Yine mahkumlar, uyuşturucu kullananlar gibi bazı risk grubundaki bireylerin kitlesel taramaları önerilmektedir.
Hepatit B için risk grupları:
- Sağlık personeli
- Hepatit B taşıyıcısı anneden doğan bebekler
- Hepatit B taşıyıcısı kişilerin aile bireyleri
- HIV ya da HCV ile enfekte kişiler
- Çok sayıda cinsel eşi olanlar ve para karşılığı cinsel ilişkide bulunanlar
- Kan ve kan ürünleri kullananlar
- Hemodiyaliz uygulanan kişiler
- Uyuşturucu ilaç bağımlıları
- Cezaevinde kalan tutuklular
- Toplu halde bulunulan yerlerde (okullar, kreşler, kışlalar, yurtlar, huzurevleri, v.b.) yaşayanlar
- Berberler, kuaförler, manikür-pedikürcüler, itfaiye personeli, askerler, polis memurları, kazalarda ve afetlerde ilk yardım uygulayan kişiler
Hepatit C için risk grupları
- HCV -pozitif kişilerin aile bireyleri
- Ülkemizde 1996 yılından önce kan ve kan ürünü almış ya da organ nakli yapılmış kişiler
- Uyuşturucu ilaç bağımlıları
- HBV ya da HIV ile enfekte olanlar
- Karaciğer fonksiyon testinde açıklanamayan anormallikler
- Hemodiyaliz uygulanan kişiler
Sonuç olarak; hedefimiz öncelikle viral hepatitlerden korunmak olmalıdır. Korunma ile ilişkilili olarak ta en öncelikli konu kendi sağlığı ve çevresindekiler için önlem alınması gereken, virüs ile enfekte olduğunu bilmeden yaşayan milyonlarca kişiye ulaşabilmektir. Bunun için farkındalık mutlaka arttırılmalı ve öncelikle risk gruplarına geniş anlamda test uygulayarak hem ulusal hem de lokal eradikasyon programları hayata geçirilmelidir.
Prof. Dr. Elif DOYUK KARTAL
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Hastanesi Başhekim Yardımcısı
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi