Körlük nedenleri arasında ikinci sırada yer alan, sinsi ve ilerleyici bir hastalık olan glokom, günümüzde tüm dünyada yaklaşık 78 milyon kişiyi etkilemektedir. Glokomda erken tanı ve tedavi, görmenin korunması açısından çok önemlidir. Gelişmekte olan toplumlarda glokom olgularının %90’ının hasta olduklarını bilmediği saptanmıştır. Bu nedenle her sene yapılan Dünya Glokom Haftası etkinlikleri, toplumda glokom ve göz sağlığı ile ilgili yüksek sağlık okuryazarlığı sağlamak için büyük bir fırsat oluşturmaktadır. Türkiye’de de birçok sağlık kuruluşu glokoma karşı toplumsal bilinçlenmeye katkıda bulunmak için etkinlikler düzenlemektedir. ESOGÜ Göz Hastalıkları Bölümü olarak yaklaşık 10 yıldır çeşitli aktiviteler yaptığımız glokom haftasında, bu yıl Covid pandemisi nedeni ile görsel materyal, broşür ve basın bildirisi hazırlayarak glokom gelişmesindeki risk faktörleri ve hasta takibinin önemini vurguladık.
Glokom gelişmesinde öne çıkan risk faktörleri; ileri yaş, ailede glokom öyküsü, göz içi basınç yüksekliği, yüksek miyop veya hipermetrop gibi kırma kusurları, uzun süre kortizon kullanımı, diyabet, migren, yüksek ve düşük kan basıncı, dolaşım bozukluğu sayılabilir. Bunun yanında göz travması geçirenler, bazı göz ameliyatları, ince göz siniri ve kornea dokusu da risk oluşturabilir.
Coğrafik bölgeye göre glokom olgularının özellikleri değişiklik göstermektedir. Örneğin sinsi ve ağrısız olan açık açılı glokom öncelikle beyaz ırk ve Afrika toplumunda sık bulunurken, Asyada daha fazla kapalı açılı glokom görülür. Kapalı açılı glokom yüksek göz tansiyonu, göz ağrısı ve hızlı görme kaybı ile daha gürültülü bir klinik durum yaratabilir. Ayrıca ülkemizde eksfoliyatif sendrom denilen ve tüm sistemi etkileyen glokom tipi de sık görülmektedir. Doğumsal veya erken çocukluk döneminde yapısal bozukluklar sonucu glokom gelişebilir. Özellikle gözleri iri olan ve ışığa bakamayan bebeklerde doğumsal glokom düşünülmelidir.
Glokoma bağlı görme kaybının geri dönüşümü yoktur. Bu nedenle erken tanı ve tedavi için düzenli göz muayenesi olunması önemlidir. Glokom tedavisinde göz tansiyonu düşürülerek görme kaybının ilerlemesi yavaşlatılabilir. Bunun için çeşitli göz damlaları, lazer tedavisi ve cerrahi uygulama hastanın durumuna göre tercih edilir. Ancak glokomda kötü gidişi engellemek için tedaviye uyum (göz damlalarını zamanında ve sürekli kullanması) ve kişinin göz kontrollerini aksatmaması gerekmektedir.
Covid pandemisi bir çok hastalıkta olduğu gibi glokomda da erken tanı ve hasta takibinde aksamalara neden olmuştur. Tüm önlemleri alarak gerekli sağlık kontrollerinin yaptırılmasının önemli olduğu unutulmamalıdır.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı