Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sağlık, Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde “10 – 16 Mart Glokom Haftası” dolayısıyla Glokom hastalığı hakkında farkındalık yaratmak amaçlı etkinlik düzenlendi. Etkinliğe Hastane Başhekimi Prof. Dr. Haluk Hüseyin GÜRSOY, Başhekim Yardımcısı Doç. Dr. Pınar YILDIZ, Göz Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyeleri Prof. Dr. Hikmet BAŞMAK, Prof. Dr. Tülay ŞİMŞEK, Dr. Öğretim Üyesi Onur ÖZALP ve Hastane Başmüdürü Ayşe KIRCI’ da katıldı. Hasta ve hasta yakınlarına göz içi basıncı ölçümü yapılırken, Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanlığı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tülay ŞİMŞEK, poliklinikler girişinde açılan stantta Glokom hakkında açıklamalarda bulundu.
GÖRMENİN SESSİZ HIRSIZI GLOKOM
Ciddi bir halk sağlığı problemi haline gelen glokom, tüm dünyada 80 milyondan fazla kişiyi etkilemekte ve bunların yaklaşık 12 milyonunda kalıcı görme kaybı geliştiği düşünülmektedir. Bu kadar çok insanı etkilemiş olmasına rağmen, araştırmalar gelişmekte olan ülkelerdeki glokom hastalarının %90’a yakınının hastalıklarının farkında olmadığını göstermiştir. Bu nedenle, önlenebilir körlüğün en önemli nedenlerinden birisi olan glokom hakkında farkındalığı artırmak ve toplumu bilinçlendirmek üzere, her yıl Mart ayının 2. haftasında Dünya Glokom Haftası olarak tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çeşitli aktiviteler yapılmaktadır. Bu yılki Dünya Glokom Haftası etkinlikleri 10-16 Mart tarihleri arasında yapılacaktır. Bu konuda Türk Oftalmoloji Derneği Glokom Birimi, toplumun glokom konusunda farkındalığını artırmak için ülke çapında aktivasyonlar düzenlemekte, hastalığı tanımlayan yazılı ve görsel eğitim materyalleri dağıtmaktadır. Bu önemli hastalık konusunda toplumda farkındalık oluşturulması amacıyla, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Glokom Kliniği ekip olarak, her yıl Dünya Glokom Haftası kapsamında halkı bilgilendirme çalışmaları ve glokoma yönelik taramalar yapmaktadır.
Glokom Nedir
Glokom, retina gangliyon hücrelerinde kayıp ve karakteristik görme alanı defektleri ile karakterize bir optik nöropatidir. Normal göz içi basıncı 10-21 mmHg olup yüksek göz içi basıncı (GİB) glokom gelişiminde en önemli risk faktörüdür. Ancak GİB 21mmHg altında olduğu halde glokom gelişen hastalar (normal basınçlı glokom) olduğu gibi çok yüksek GİB’e rağmen glokomatöz hasar gelişmeyen hastalar da bulunmaktadır (oküler hipertansiyon ). Hastalık ileri dönemlere kadar herhangi bir belirti vermeyebildiği için hastalar son döneme kadar görmelerinde bir farklılık hissetmezler. Genellikle rutin göz muayenesi sırasında saptanır. Bu nedenle bir çok hasta geç dönemde teşhis edildiği için ciddi görme ve görme alanı kaybı, hatta körlük gelişir. Glokoma bağlı gelişen görme kaybı geri döndürülemediğinden hastalığın erken tanısı ve tedavisi çok önemlidir. Bunun için düzenli olarak tam bir göz muayenesi yapılması gerekir.
Glokom taraması için sadece GİB ölçülmesi glokomun saptanması için yeterli bir yöntem değildir. Çünkü GİB gün içinde varyasyon gösterir Ayrıca GİB’in normal sınırlarda olduğu glokom türleri olduğu gibi yüksek GİB e rağmen glokom gelişmeyen hastalar da vardır. Göz içi basıncı ölçülmesi yanında kornea kalınlığı ölçümü, ön kamara açısı muayenesi, görme siniri ve görme alanı muayeneleri yapılarak tanı konulmalıdır. Bu nedenle 40 yaş üzerinde düzenli göz muayenesi yaptırmak büyük önem taşımaktadır. Aile hekimlerinin hastaları bu konuda bilgilendirerek göz muayenesine yollaması önemli bir halk sağlığı problemi olan glokomun erken tanınmasını mümkün kılacaktır. Glokom için risk taşıyan kişilerin daha sık göz kontrolü yaptırması gerekir.
Glokom gelişimi için risk faktörleri nelerdir?
Aile öyküsü; birinci derecede akrabalarında glokom olan kişilerde glokom gelişme riski olmayanlara göre daha fazladır.
Irk; siyah ırk ve İspanyollarda primer açık açılı glokom daha fazla görülür ve daha agresif seyirlidir. Çinlilerde, eskimolarda, ve Uzakdoğu ırkında primer açı kapanması glokomu daha yaygındır.
İleri yaş;40 yaşından itibaren glokom prevalansı giderek artmaktadır. 40-50 yaş arasında prevalans %1 iken 75 yaşından sonra bu oran %11-23 e kadar çıkmaktadır.
Bunların dışında diyabet, miyopi (primer açık açılı glokom), hipermetropi (primer açı kapanması glokomu, korneanın ince olması, göz yaralanmaları, uzun süre kortizon kullanımı, kan basıncının yüksek olması, nokturnal hipotansiyon, ve diyastolik perfüzyon basıncının düşük olması, migren gibi glokom gelişiminde bazı risk faktörleri bulunmaktadır. Bu risk faktörlerinden 1 veya daha fazlasını taşıyan kişiler, özellikle ailesinde glokom olanlar daha çok risk altındadırlar. Glokom gelişimini önlemek mümkün değildir ama glokoma bağlı gelişecek görme kaybı, erken teşhis ve uygun tedavi ile önlenebilir ve görme sağlığı korunabilir. Glokom tanısı konduktan sonra tedavi için göz damlaları, laser veya cerrahi tedavi uygulanabilir. Ayrıca glokom hastalarının günlük yaşamında dikkat etmesi gereken önemli noktalar şu şekildedir.
- Düzenli egzersiz
- Günde 5 porsiyon meyve sebze (özellikle yeşil sebzeler, havuç, şeftali)
- Omega-3 ve 6 alımı
- Kolesterol seviyesi düşürülmeli
- Kilo sağlıklı düzeyde olmalı
- Horlama, uyku apnesi varsa tedavi edilmeli
- Sigara içilmemeli
- 15 dakika içinde 200 ml üzerinde su içilmemeli
- Fazla miktarda kahve tüketilmemeli
- Kan basıncının özellikle gece aşırı düşük olmasından kaçınılmalı
- Aşırı ağırlık kaldırmamalı
- Baş aşağı yoga pozisyonların yapılmamalı, sıkı gravat papyon takılmamalı
- Aşırı nefes gerektiren üflemeli çalgı kullanılmamalı
- Uyurken baş biraz yüksek olmalı, glokomatöz hasarın fazla olduğu tarafa yatılmamalı.
Sonuç olarak, glokomun mümkün olan en erken evrede tanınabilmesi için herkesin düzenli göz muayenesi olması konusunda çok dikkatli olması gerekmektedir. Glokom tanısı aldıktan sonra da doktorun önermiş olduğu tedaviyi aksatmadan kullanmak, düzenli kontrollere gitmek ve sağlıklı yaşam önerilerine uymak görsel fonksiyonların uzun süre korunmasını sağlayacaktır. Düzenli göz muayenesi olarak görmenin sessiz hırsızı glokoma dur demek elimizde.