DÜNYA ANTİMİKROBİYAL DİRENÇ FARKINDALIK HAFTASI
21.11.2025
Öne çıkan görsel

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Elif DOYUK KARTAL ‘Dünya Antimikrobiyal Direnç Farkındalık Haftası’ hakkında açıklamalarda bulundu.

Antibiyotik direnci, enfeksiyon hastalıklarının yönetimini doğrudan etkileyen ve modern tıpta ciddi klinik sonuçlara yol açan bir olgu olarak, 2025 yılında önemli bir küresel tehdit düzeyine ulaşmıştır. Raporda bu durum “sessiz pandemi” olarak tanımlanıyor. Dünya Sağlık Örgütü 2050’ye kadar dirençli enfeksiyonlara bağlı ölümlerde ciddi artış olabileceğini öngörüyor.

Dünya Sağlık Örgütü’nün son raporları, özellikle geniş spektrumlu antibiyotiklere karşı direnç düzeylerinin dünya genelinde %15-40 oranında yükseldiğine işaret etmektedir. Bazı bölgelerde kritik patojenlerde direnç oranı %70’e kadar çıkmaktadır. Rapora göre, her 6 bakteriyel enfeksiyondan biri antibiyotiklere karşı dirençli durumda. Takip edilen enfeksiyonların %24’ü, birinci basamak antibiyotiklere yanıt vermemektedir.

Bu direnç artışı, sadece sağlık açısından değil ekonomik ve toplumsal açıdan da büyük risk taşıyor: Ameliyat, kanser kemoterapisi, yoğun bakım yatışı kaynaklı gelişen enfeksiyonlarda tedavi seçeneklerini ciddi şekilde sınırlamakta, tedavi süreçlerini uzatmakta ve ölüm oranlarını artırmaktadır. Gram-negatif bakterilerde görülen hızlı direnç artışı, yeni ilaç seçenekleri henüz yeterli düzeyde olmadığı için ciddi bir tıkanma yaratmaktadır.

Yanlış ve gereksiz antibiyotik kullanımı hâlen direncin başlıca sebeplerinden biri olarak ön plana çıkar. Reçetesiz antibiyotik kullanımı, tedavinin erken kesilmesi, yanlış doz veya uygunsuz antibiyotik seçimi bakteriler üzerinde seçici bir baskı oluşturarak dirençli suşların hızla çoğalmasına yol açmaktadır.

Antibiyotik direnci, yalnızca tıbbi bir problem değil; insan, hayvan ve çevre sağlığını kapsayan karmaşık bir küresel sorun olarak değerlendirilmelidir. 2025 verileri, önlem alınmadığı takdirde dirençli enfeksiyonların gelecek yıllarda çok daha büyük bir yük oluşturacağını göstermektedir. Dirençle mücadelede sadece ilaç geliştirmek yeterli değil, elimizdeki antibiyotikleri uzun süre kullanmamamızı sağlayacak akılcı antibiyotik kullanım politikaları, bakteriyel enfeksiyon tanısını hızlı koyacak testlerin yaygınlaştırılması,  toplumsal farkındalık, hem toplum hem de hastanelerde enfeksiyonlardan korunma yollarının geliştirilmesi,  antimikrobiyal direncin küresel izlemi ve tabi günümüz koşullarında yenilikçi tanı tedavi yaklaşımlarının desteklenmesi en önemli başlıklardır.