Bir yılı geride bırakan COVID-19 pandemisinde; ülkemizde son 15 gündür artarak günlük 60.000’e yakın vaka ve 300’e yakın ölüm sayıları ile 3.dalga şiddetli bir şekilde hissedilmekte ve endişeler de gittikçe artmaktadır. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastaları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Elif Doyuk Kartal, tüm dünyayı etkisi altına alan COVID salgını ve aşılanması hakkında önemli açıklamalarda bulundu:
“Pandemiyi yakın zamanda durdurmak pek mümkün gözükmese de en azından günlük yaşama dönmek için ülkeler bazında kontrolünün sağlanması ulaşılabilir bir hedeftir. Çünkü salgını kontrol altına almak için önemli bir silah edindik. Covid aşıları ile umutlandık öte yandan virüs cephesinde de değişimler oldu. Bu virüslerin doğası gereği çoğalma sırasında uğradıkları mutasyonlar şu ana kadar sorun açmamakla birlikte, son aylarda daha önemli mutasyonlar nedeniyle ana virüsten çeşitli davranış özellikleri ile ayrışabilen ilk saptandıkları ülke adları varyantları ortaya çıkmıştır. En yaygın olan İngiltere varyantı artık ülkemizde de olguların %85’ini oluşturmaktadır. Bu varyantın en önemli özelliği daha kolay bulaşabilmesidir. Daha kolay bulaşan da daha çok bulaşır. Hastalığı semptomuz geçirenlere test yapılmadığı için saptanamadığını, dolayısı ile kontrol edilemeyen gizli bulaştırıcılar olduğunun daima hatırlamak gerek. Bu dönemde maske, mesafe ve el hijyenine uyum eskisinden çok daha önemli olmaktadır. Daha çok hasta ise sağlık sistemine olan yükü arttırır, başka sağlık sorunu olanların hizmet almasını önler. Özellikle yoğun bakım gereksiniminde bu durum daha fazla hissedilir.” dedi.
Sağlık sistemi ve salgının kontrol altına alınması hakkında konuşan Prof. Dr. Doyuk Kartal; “Bu aşamada salgının kontrol altına alınabilmesi: İnsan hareketliliği ve temasın azaltılması yönündeki tedbirlerin tekrar gözden geçirilerek güncellenmesi, sıkı bir şekilde uygulanması ve eş zamanlı aşılamanın hızlanması ile sağlanabilir. Hiçbir ülkede ne aşılama ne de tedbirler tek başına yeterli olamamıştır.” dedi.
Ayrıca “Salgınının toplumun en az %70 inin bağışıklık kazanmasıyla ortadan kalkacağı konusunda hemfikiriz. Bu da ancak aşı ile sağlanabilir. Aşı programları birçok ülkede başladı. Ancak arz ve talep arasındaki uyuşmazlık henüz giderilemedi. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre “Yüksek gelire sahip ülkelerde ortalama her dört kişiden biri, düşük gelirli ülkelerde ise her 500 kişiden sadece biri korona virüsü aşısına erişebilmekte.” olduğunu ifade etti.
Prof. Dr. Elif Kartal Doyuk; “Aşılama konusunda hızlı hareket edebilen İsrail ve İngiltere gibi nüfusun büyük kısmına en az bir doz aşı yapılan ülkelerde, aşıların hastaneye başvurma ve ölüm sayılarını düşürdüğü, hatta virüsün yayılmasını engellediği gösterilmiştir. Ülkemizde de Sağlık Bakanlığı verilerine göre ilk planda aşılanmış olan sağlık çalışanları ve 65 yaş üstü kişilerin aşılanma sonrası hasta olmaları, hastaneye yatış, ölüm sayılarını çok önemli oranda azalttığı bildirilmiştir. Hal böyle iken ülkemizde 65 yaş üstü grupta aşı tanımlaması yapılanların sadece % 76’sı, sağlık çalışanlarının ise %86’sı aşı olmuştur. Şu anda ülkemizde 2 farklı aşı seçeneği de mevcuttur. Önümüzdeki günlerde de çeşitlilik artabilir. Aşı olma konusunda kişilerin “hangi aşı iyi?” gibi bilim insanlarının bile tam cevap veremediği sorularla meşgul olmaları ise olsa olsa süreci yıpratır. Şu anda kullanımda olan tüm aşılar, İngiltere varyantı da dâhil olmak üzere; hastaneye yatış ve ölümleri önleme konusunda etkin ve güvenilir durumdadır.
Kaldı ki salgın döneminde ‘En iyi aşı ulaşılabilen aşıdır’. Aslında salgın döneminde tanımlanan herkesin hiç eksiksiz aşılanması da tercih değil bir zorunluluktur.” dedi.