PANDEMİNİN GELDİĞİ NOKTADA COVID-19 VE SIKÇA SORULAN SORULAR
29.09.2021
Öne çıkan görsel

ESOGÜ Hastanesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı öğretim üyesi ve T.C. Sağlık Bakanlığı COVID-19 Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Selma Metintaş COVID-19 pandemisinde gelinen aşama ve sıkça sorulan sorulara ilişkin bilgilendirmede bulundu. Aşıya ulaşmanın bir şans olduğunu vurgulayarak herkesi aşı olmaya, aşılarını tamamlamaya çağırdı.

 

“En önemli sorun virüsün mutasyon geçirmesi”

Prof. Dr. Metintaş pandeminin ikinci yılını ortalamak üzerinde olduğumuzu; 7,5 milyon kişinin hastalığa yakalandığını, 400 binden fazla kişinin hayatını kaybettiğini hatırlattı. İnsanlığın bugüne kadar infeksiyon hastalıklarının pandemileriyle zorlu sınavlar verdiğini belirterek, “Bu süreç kimilerinde uzun sürmüş kimleriyle daha kısa sürede baş edebilmiştir. Aşıların bulunması infeksiyon hastalıklarıyla mücadelede önemli ışık olmuştur. Çiçek, çocuk felci, kızamık, kızamıkçık, tüberküloz ve pek çok hastalık aşılarının bulunmasıyla dünyadan kalkmış ya da kontrol edilebilir hale gelmiştir. COVID-19 ilk vakanın bildirildiği günden beri hayatımızı etkilemiş ve etkilemeye devam etmektedir. Bir solunum yolu enfeksiyonu gibi görünse de yüksek orandaki ağır geçen hastalık ve ölüm oranıyla tüm dünyayı etkiledi. Hastalık kontrolü için kullanılan yöntemler çoğu kez tartışmalara yol açtı, canımızı acıttı. Ancak tüm ülkeler benzer önlemleri alıp sağlık sisteminin yükünü azaltacak önlemleri almak zorunda kaldı. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinde ihtiyacı olan kişilere yoğun bakım yataklarının yetemediği dönemler görüldü. Bu durumlarda infeksiyonun bulaşmasını azaltmak için aşı bulunana kadar insan hareketliliğini azaltmanın en uygun yöntem olduğu ispatlandı. Ancak hızlı yaşanan dünyada virüs nasıl ki bulunduğu ortamdan tüm dünyaya yayılmışsa bilim de tüm gücüyle hızla çalışıp aşı hatta farklı yapılarda aşılar geliştirdi. Bugün pandeminin geldiği noktada farklı sorunlarla karşı karşıya kaldık. En önemli sorun virüsün mutasyon geçirmesidir. Yeni oluşan varyantların daha kolay bulaşabilir olması hastalığın kontrolünü iyice zorlaştırmaktadır. Diğer sorunlar ise, aşının toplumlara hızla ulaşamaması ve toplumların kurallara uymada isteksizlikleri/yorgunlukları olarak sıralanmaktadır” dedi.  

Sorunlar ve Sıkça Sorulan Sorular

Prof. Dr. Metintaş pandemide gelinen noktaya ilişkin sorunları dile getirirken sıkça sorulan sorulara şu cevapları verdi:

 

Sorun 1.  Delta varyantının yaygın suş haline gelmesi: İlk virüsün toplum içinde uzun süre dolaşması neticesinde oluşan ve ilk virüsten farklı özellikleri olan varyantlarla karşı karşıya bulunmaktayız. Bu durum sürpriz değildir. COVID-19’un etkeni bir RNA virüstür ve RNA virüsleri diğer virüslere göre mutasyon göstermeye daha yatkındırlar. Virüsler kendilerini çoğaltırken, asıl hallerinden farklılaşabilirler buna mutasyon denmektedir. Eğer çoğalırken yapılan farklılaşma, canlının hayatta kalmasını güçlendiriyorsa o mutasyon o canlı grubunda baskın olarak devam eder. Bugün Vuhan suşuna karşılık Delta varyantı hızla tüm toplumlarda ön plana çıkmıştır. Delta varyantı, Vuhan suşuna göre daha kolay bulaşabilmektedir. SARS-CoV-2 ilk çıktığında bir enfekte kişi 2 kişiyi enfekte ederken,  bugün geldiğimiz noktada Delta varyantı 5-8 kişiyi enfekte etmektedir. Daha çabuk ve daha kolay bulaşma özelliği taşımaktadır. Delta’nın orijinal virüsten en önemli farkı insan hücrelerine bağlanabilme kapasitenin artmış olmasıdır. Bu değişim sayesinde delta varyantı önceki haline göre çok daha bulaşıcı bir biçime dönüşmüş ve suçiçeği kadar bulaşıcı bir karakter kazanmıştır. Delta varyantı ile hastalanan kişilerin ilk yakınmaları orijinal virüsten farklı olarak öksürük ve koku kaybından ziyade burun akıntısı, boğaz ve baş ağrısı ile olmaktadır. Şu anda her gün yaklaşık 200’e yakın kişiyi COVID-19 nedeniyle kaybediyoruz. Kaybettiğimiz insanların çoğu ya hiç aşılanmamış ya da aşılarını tamamlamamış kişilerdir. Sağlık Bakanlığının önerdiği aşı uygulamalarına ne kadar çok uyum olursa Delta varyantının yol açtığı ölümler de o oranda azalacaktır. Zaten araştırmalar aşılanmamış kişilerde Delta varyantının daha ağır hastalığa yol açtığını göstermektedir.

 

Sorun 2. COVID-19 aşılarının tüm varyantlara karşı koruyuculuk derecesi: Aşılar ve bağışıklama hizmetleri bulaşıcı hastalıklara karşı korunmada ve bulaşıcı hastalıkların önlenmesinde en güvenli ve en maliyet etkin temel sağlık hizmetleri olarak tanımlanmaktadır. Şu ana kadar yapılan çalışmalar, aşıların tüm varyantlara karşı halen koruyucu olduğunu göstermektedir. Henüz aşıların etkisiz olduğu bir varyant gelişmemiştir. Ancak eğer aşılama yaygınlaşmazsa virüs toplumlarda yayılmayı sürdürürse,  bu yönde mutasyonlar geçirerek aşıların etkisiz kalabileceği bir varyant gelişebilme ihtimali de bulunmaktadır.

 

Sorun 3. COVID-19 aşılarının etkinliği: Aşıların ilk ve öncelikli amacı, ağır ve ölümcül COVID-19’ un geçirilmesi ihtimalini önlemektir. Hem ölü virüs aşıları (örneğin CoronaVac), hem viral vektör aşıları (örneğin Sputnik V), hem de mRNA aşıları (örneğin Pfizer-BioNTech aşısı olan Comirnaty) bilinen dozlarda yapıldığında ağır ve ölümcül şiddetli COVID-19 hastalığını önemli düzeyde önleyebilmektedir. Ancak elimizdeki aşıların tekrarı gerekmektedir. Bu bağlamda aşıya ulaşmak bir şanstır. Bu şansı hemen değerlendirmek için haydi aşıya!

 

Tek doz aşı korur mu? Bir doz aşı korumak için yeterli değildir. Türkiye’ de kullanılan aşıların tümü iki doz ile etkin biçimde koruma sağlamaktadır. Bunun tek istisnası daha önceden hastalık geçirmiş olmaktır. Daha önce hastalık geçirmiş olanlar tek doz mRNA (Türkiye için Pfizer-BioNTech aşısı olan Comirnaty) aşısı ile korunabilirler. Sağlık Bakanlığı hangi aşı için ne zaman rapel yapılması gerektiği takip etmekte ve uygun zamanda önerilerde bulunmaktadır. Şu an Biontek aşısı için 2, Sinovac aşısı için 3 doz önerisi geçerlidir.

Aşı olan hastalık geçirebilir mi? Aşı olan bireyler hastalık geçirebilir. Çünkü halen kullanımdaki aşılar hastalığın hafif biçimde geçirilmesini tam olarak önleyememektedirler. Öte yandan mRNA aşıları hastalığın hafif formunu önlemek konusunda en etkin aşılardır. Tam koruyuculuk ikinci dozdan 14 gün sonra başlayabilmektedir. Ayrıca hangi aşı uygulanmış olursa olsun maskenin ağız ve burunu örtecek biçimde takılması COVID-19’un geçirilmesini ve hastalığın başka kişilere bulaşmasını çok etkin biçimde engeller. Aşı olmuş kişilerin hastalığı başkalarına bulaştırma gücü ve süresi aşı olmamış kişilerle aynı değildir.  Aşılanmış kişiler aşılanmamış kişilere göre hem daha az virüs taşırlar hem de daha kısa süre bulaştırıcıdırlar. Çalışmalar bu iki nedenden dolayı toplum genelinde hastalığı yayan kişilerin ağırlıkla aşılanmamış kişiler olduğunu ortaya koymaktadır.

 

Delta varyantından aşıya ek olarak neler yaparak korunabiliriz? Koronavirüsten korunma için salgının başından beri bildirilen kurallar; ‘Maske, (Fiziksel) Mesafe, Hijyen, Havalandırma’dır. Kapalı alanların etkin biçimde özellikle doğal yoldan havalandırılması korunmanın temel bileşenlerinden birisi haline gelmiştir.

 

Okullar açılmalı mı? Yüz yüze eğitim büyük bir risk değil mi?

Eğitim bir toplum için su kadar, ekmek kadar gereklidir. İlaveten, eğitim bir toplumun orta – uzun döneminin olmazsa olmaz yatırımıdır. Okul, çocuğun gelişiminde önemli adımlardan biridir. Bir yılı aşkın süredir çoğunlukla kapalı olan okullarda uzaktan eğitim adı altında eğitim yapılmaya çalışıldı. Oysa okul, insan hayatında sadece bilginin alındığı kurum değildir. İnsanın sosyalleşmesinin evinden sonraki ikinci durağıdır. Toplumdaki sosyal eşitsizliklerin kapatılmasında eğitimin rolü çok önemlidir.

Eğitimin yüz yüze olması bir risktir. Ancak tam olarak güvenli koşulları sağlamak mümkün görülmemektedir. Çocuklarımızın uzaktan eğitimden olumsuz etkilendiği ve uzaktan eğitimin sürdürülebilir olmadığı gözlenmektedir. Orta ve düşük sosyoekonomik kesimlerin yaşama tutunabilme şansı uzaktan eğitimle kaybedilmektedir. Bundan dolayı bilimin şu an bize söylediği doğrulara uyarak bir an önce okulları açmalıyız. Tüm öğretmen, okul çalışanları ve öğrencilerle aynı hanede yaşayan bireylerin aşılarını hiç beklemeden yaptırmaları gerekmektedir. Bunun için zamanla yarışıyoruz, biliyoruz ki iki aşının üzerinden 14 gün geçtikten sonra koruyuculuk başlayacaktır.

Toplumun her bireyi okulların yüz yüze eğitime döne bilmesi için çaba göstermelidir. Sağlık Bakanlığının önerdiği şekilde aşılarını hemen tamamlamalıdır. Kalabalıklardan uzak durulmalı, ‘Maske, (Fiziksel) Mesafe, Hijyen, Havalandırma’ kurallarına uyulmalıdır. Koronavirüs belirtileri gösteren bireyler hemen sağlık kuruluşlarına başvurmalı test yaptırmalı ve sonuç çıkana kadar başka bireylere bulaştırmamak için kendini uzak tutmalıdır.

 

Okul Bizim Yuvamız

Mutluluğu orda bulduk

Okul bizim yuvamızdır

Çalıştık, bilgiyle dolduk

Okul bizim yuvamızdır

 

Arkadaşlar sıcak bize

Öğretmenler kucak bize

Fırtınada saçak bize

Okul bizim yuvamızdır

M. Nihat MALKOÇ

 

Şiirde geçtiği gibi okullar çocukların mutluluk yuvası onları bu yuvadan uzak tutmamak için biraz daha çaba ve biraz daha özveri.”